Linguatic Logo English Change Language to English Dili Türkçe'ye Çevir
Home Features Download Forum Advertise About Us Donate
Search Word or Phrase Keyboard
ç ğ ş ı ö ü
Search Results

zaman






Turkish English

Linguatic Turkish English Dictionary

Speak 

ahir zaman

Click to Search ahir zaman
 
the time during which the Last Judgment can be expected to take place
Speak 

ahir zaman peygamberi

Click to Search ahir zaman peygamberi
 
the Prophet Muhammad
Speak 

az zaman

Click to Search az zaman
 
little
Speak 

başka zaman

Click to Search başka zaman
 
else
Speak 

birinci zaman

Click to Search birinci zaman
 
Paleozoic era, Palaeozoic (In British), paleozoic
Speak 

birleşik zaman

Click to Search birleşik zaman
 
gram. compound tense
Speak 

boş zaman

Click to Search boş zaman
 
spare time, leisure time, spare hours
Speak 

boş zaman dolduracak program

Click to Search boş zaman dolduracak program
 
filler
Speak 

boş zaman etkinlikleri

Click to Search boş zaman etkinlikleri
 
leisure activities
Speak 

bu zaman

Click to Search bu zaman
 
this day
Speak 

bunca zaman

Click to Search bunca zaman
 
for such a long time
Speak 

çoğu zaman

Click to Search çoğu zaman
 
heaps of times
Speak 

çok uzun zaman

Click to Search çok uzun zaman
 
aeon, eon
Speak 

çok zaman

Click to Search çok zaman
 
heaps of time
Speak 

değişken zaman

Click to Search değişken zaman
 
sliding time
Speak 

dığı zaman

Click to Search dığı zaman
 
when
Speak 

-di'li geçmiş zaman

Click to Search -di'li geçmiş zaman
 
past tense containing the morpheme -di
Speak 

en güzel zaman

Click to Search en güzel zaman
 
prime
Speak 

en parlak zaman

Click to Search en parlak zaman
 
pride
Speak 

en uygun zaman

Click to Search en uygun zaman
 
the propitious moment
Speak 

en yoğun zaman

Click to Search en yoğun zaman
 
peak time
Speak 

epey zaman önce

Click to Search epey zaman önce
 
a long while ago
Speak 

eski zaman

Click to Search eski zaman
 
old-time
Speak 

geçmiş zaman

Click to Search geçmiş zaman
 
past, eld, lang syne, preterit, preterite, past tense
Speak 

geçmiş zaman belirten

Click to Search geçmiş zaman belirten
 
preterit, preterite
Speak 

geçmiş zaman öneki

Click to Search geçmiş zaman öneki
 
augment (yunanca vb.)
Speak 

geçmiş zaman yerine kullanılan geniş zaman

Click to Search geçmiş zaman yerine kullanılan geniş zaman
 
historical present
Speak 

gelecek zaman

Click to Search gelecek zaman
 
future
Speak 

geniş zaman

Click to Search geniş zaman
 
aorist
Speak 

gevezelik ederek zaman geçirmek

Click to Search gevezelik ederek zaman geçirmek
 
talk away
Speak 

her ne zaman

Click to Search her ne zaman
 
whenever
Speak 

her zaman

Click to Search her zaman
 
any old time
Speak 

her zaman geçerli

Click to Search her zaman geçerli
 
imprescriptible
Speak 

her zaman her yerde var olan

Click to Search her zaman her yerde var olan
 
omnipresent
Speak 

her zaman olduğu gibi

Click to Search her zaman olduğu gibi
 
as usual
Speak 

her zaman taşınan faydalı şey

Click to Search her zaman taşınan faydalı şey
 
vade mecum
Speak 

hiçbir zaman

Click to Search hiçbir zaman
 
(used with a negative verb) at no time whatever; never
Speak 

hiçbir zaman

Click to Search hiçbir zaman
 
never
Speak 

hobilerine zaman ayıran kimse

Click to Search hobilerine zaman ayıran kimse
 
hobbyist
Speak 

izlenme oranının en yüksek olduğu zaman

Click to Search izlenme oranının en yüksek olduğu zaman
 
prime-time
Speak 

konuşarak zaman geçirmek

Click to Search konuşarak zaman geçirmek
 
talk away
Speak 

-miş'li geçmiş zaman

Click to Search -miş'li geçmiş zaman
 
gram. the inferential past tense
Speak 

ne zaman

Click to Search ne zaman
 
when
Speak 

ne zaman canı isterse

Click to Search ne zaman canı isterse
 
in one`s own good time
Speak 

ne zaman olursa olsun

Click to Search ne zaman olursa olsun
 
any old time
Speak 

o zaman

Click to Search o zaman
 
then, by then, at that time, at the time, at that case
Speak 

o zaman bile

Click to Search o zaman bile
 
even then
Speak 

ölü zaman

Click to Search ölü zaman
 
dead
Speak 

önceki geçmiş zaman

Click to Search önceki geçmiş zaman
 
pluperfect tense, pluperfect
Speak 

son jeolojik zaman

Click to Search son jeolojik zaman
 
quaternary
Speak 

şimdiki zaman

Click to Search şimdiki zaman
 
present, present tense, nowadays, nonce
Speak 

tamamlanmış geçmiş zaman

Click to Search tamamlanmış geçmiş zaman
 
perfect tense
Speak 

uygun zaman

Click to Search uygun zaman
 
time, occasion, leisure, psychologic moment, psychological moment
Speak 

uygunsuz zaman

Click to Search uygunsuz zaman
 
unearthly hour
Speak 

uzun zaman

Click to Search uzun zaman
 
long time, ages, long
Speak 

uzun zaman önce

Click to Search uzun zaman önce
 
a long time ago, long ago, long before, a long while ago
Speak 

üretim için gereken zaman

Click to Search üretim için gereken zaman
 
turn round
Speak 

yer ve zaman kavramları ile ilgili

Click to Search yer ve zaman kavramları ile ilgili
 
space time
Speak 

yer ve zaman kavramlarının dört boyutlu bütünü

Click to Search yer ve zaman kavramlarının dört boyutlu bütünü
 
space time
Speak 

zaman

Click to Search zaman
 
time; time, season; age, era, epoch; (a person´s) youth or prime; the time when one was engaged in a particular activity; the right time or the time appointed (to do something); free time; gram. tense; mus. time, meter, rhythm; era; when
Speak 

zaman adamı

Click to Search zaman adamı
 
trimmer
Speak 

zaman alan

Click to Search zaman alan
 
time-consuming
Speak 

zaman aşıldı

Click to Search zaman aşıldı
 
time is over
Speak 

zaman aşımı

Click to Search zaman aşımı
 
prescription, negative prescription
Speak 

zaman aşımı ile hak kazanmak

Click to Search zaman aşımı ile hak kazanmak
 
prescribe
Speak 

zaman aşımı ile kazanılan hak

Click to Search zaman aşımı ile kazanılan hak
 
prescription, positive prescription
Speak 

zaman aşımı ile kazanılmış

Click to Search zaman aşımı ile kazanılmış
 
prescriptive
Speak 

zaman aşımına uğramak

Click to Search zaman aşımına uğramak
 
lapse, prescribe
Speak 

zaman aşımına uğramayan

Click to Search zaman aşımına uğramayan
 
imprescriptible
Speak 

zaman aşımına uğramış

Click to Search zaman aşımına uğramış
 
outdated, prescriptive, statute barred
Speak 

zaman aşımına uğramış borç

Click to Search zaman aşımına uğramış borç
 
prescriptive debt
Speak 

zaman ayarlı

Click to Search zaman ayarlı
 
timed
Speak 

zaman ayırabilmek

Click to Search zaman ayırabilmek
 
afford
Speak 

zaman ayırmak

Click to Search zaman ayırmak
 
allow time
Speak 

zaman belirteci

Click to Search zaman belirteci
 
gram. adverb of time
Speak 

zaman belirten

Click to Search zaman belirten
 
temporal
Speak 

zaman belirten cümlecik

Click to Search zaman belirten cümlecik
 
temporal clause
Speak 

zaman bırakmak

Click to Search zaman bırakmak
 
to set aside time for, leave time for (something)
Speak 

zaman birimi

Click to Search zaman birimi
 
unit of time
Speak 

zaman buldukça

Click to Search zaman buldukça
 
at odd moments, at odd times
Speak 

zaman dizinsel

Click to Search zaman dizinsel
 
chronological
Speak 

zaman eki

Click to Search zaman eki
 
gram. temporal suffix (for a verb)
Speak 

zaman harcamak

Click to Search zaman harcamak
 
fiddle away
Speak 

zaman harcamaya değer

Click to Search zaman harcamaya değer
 
worthwhile
Speak 

zaman isteyen

Click to Search zaman isteyen
 
time-consuming
Speak 

zaman kavramı

Click to Search zaman kavramı
 
time sense
Speak 

zaman kaybetmeden

Click to Search zaman kaybetmeden
 
in no time
Speak 

zaman kaybı

Click to Search zaman kaybı
 
leeway
Speak 

zaman kaybını telafi etmek

Click to Search zaman kaybını telafi etmek
 
make up leeway, make up for lost time
Speak 

zaman kazandıran

Click to Search zaman kazandıran
 
timesaving
Speak 

zaman kazandıran şey

Click to Search zaman kazandıran şey
 
timesaver
Speak 

zaman kazanmak

Click to Search zaman kazanmak
 
gain time, stall
Speak 

zaman kazanmak

Click to Search zaman kazanmak
 
to save time; (for someone) to gain time
Speak 

zaman kazanmaya çalışmak

Click to Search zaman kazanmaya çalışmak
 
play for time
Speak 

zaman kısıtlaması

Click to Search zaman kısıtlaması
 
guillotine
Speak 

zaman kollamak

Click to Search zaman kollamak
 
to be on the lookout for a suitable opportunity, bide one´s time
Speak 

zaman ölçeği

Click to Search zaman ölçeği
 
chronograph
Speak 

zaman ölçer

Click to Search zaman ölçer
 
timer
Speak 

zaman ölçme bilimi

Click to Search zaman ölçme bilimi
 
horology
Speak 

zaman öldürmek

Click to Search zaman öldürmek
 
dally, dally away, idle about
Speak 

zaman öldürmek

Click to Search zaman öldürmek
 
to kill time
Speak 

zaman öldürücü

Click to Search zaman öldürücü
 
kill time
Speak 

zaman sana uymazsa sen zamana uy

Click to Search zaman sana uymazsa sen zamana uy
 
If the times don´t conform to you, then you should conform to the times
Speak 

zaman sınırı

Click to Search zaman sınırı
 
deadline
Speak 

zaman sınırı baskısı

Click to Search zaman sınırı baskısı
 
deadline pressure
Speak 

zaman sınırlaması

Click to Search zaman sınırlaması
 
time limit
Speak 

zaman vermek

Click to Search zaman vermek
 
respite
Speak 

zaman vermek

Click to Search zaman vermek
 
to set aside time (for) (something)
Speak 

zaman zaman

Click to Search zaman zaman
 
from time to time, occasionally, every now and then, every now and again, every so often
Speak 

zaman zaman

Click to Search zaman zaman
 
ever and anon, betweentimes, betweenwhiles, now and again, now and then, on and off, in places, from time to time
Speak 

zaman zarfı

Click to Search zaman zarfı
 
temporal adverb
Speak 

zaman zarfı

Click to Search zaman zarfı
 
gram. adverb of time
Speak 

zamana ait

Click to Search zamana ait
 
temporal
Speak 

zamana ayak uyduramayan

Click to Search zamana ayak uyduramayan
 
behindhand
Speak 

zamana ayak uyduran

Click to Search zamana ayak uyduran
 
temporizing
Speak 

zamana ayak uydurmak

Click to Search zamana ayak uydurmak
 
move with the times
Speak 

zamana değer

Click to Search zamana değer
 
worthwhile
Speak 

zamana göre ayarlamak

Click to Search zamana göre ayarlamak
 
trim with the times
Speak 

zamana göre verimi artırma uzmanı

Click to Search zamana göre verimi artırma uzmanı
 
time study man
Speak 

zamana ihtiyacı olmak

Click to Search zamana ihtiyacı olmak
 
be pinched for time
Speak 

zamana sıkışmak

Click to Search zamana sıkışmak
 
be pressed for time, be rushed for time
Speak 

zamana uyan

Click to Search zamana uyan
 
temporizing
Speak 

zamana uyan kimse

Click to Search zamana uyan kimse
 
temporizer
Speak 

zamana uymak

Click to Search zamana uymak
 
temporize
Speak 

zamana uymak

Click to Search zamana uymak
 
to conform to the age in which one lives, move with the times, keep in step with the times
Speak 

zamana uyum sağlayan

Click to Search zamana uyum sağlayan
 
timeserving
Speak 

zamanaşımı

Click to Search zamanaşımı
 
law prescription; limitation, time limit
Speak 

zamanaşımına uğramak

Click to Search zamanaşımına uğramak
 
to become invalid after a period of time has elapsed
Speak 

zamandaş

Click to Search zamandaş
 
contemporaneous; synchronous; isochronal, isochronous
Speak 

zamandaşlık

Click to Search zamandaşlık
 
contemporaneity, contemporaneousness; synchronism, synchronicity; isochronism
Speak 

zamandizin

Click to Search zamandizin
 
chronology
Speak 

zamandizinsel

Click to Search zamandizinsel
 
chronological, chronologic
Speak 

zamane

Click to Search zamane
 
timeserver
Speak 

zamane

Click to Search zamane
 
timeserving, with it
Speak 

zamane adam

Click to Search zamane adam
 
timeserver
Speak 

zamanelik

Click to Search zamanelik
 
timeserving
Speak 

zamanı belirsiz

Click to Search zamanı belirsiz
 
timeless
Speak 

zamanı bildirmek

Click to Search zamanı bildirmek
 
tell the time
Speak 

zamanı geçmek

Click to Search zamanı geçmek
 
to be out of date, be outmoded; (for something) to expire, become void (as a result of the passage of time); (for a fruit or vegetable) no longer to be in season; (for an activity) no longer to be appropriate to the time of year; (for something) to be of no use (because it´s too late)
Speak 

zamanı gelince

Click to Search zamanı gelince
 
in due course, in due season
Speak 

zamanı gelmeden

Click to Search zamanı gelmeden
 
ahead of time
Speak 

zamanı gelmiş

Click to Search zamanı gelmiş
 
due
Speak 

zamanı gelmişken

Click to Search zamanı gelmişken
 
apropos
Speak 

zamanı olmak

Click to Search zamanı olmak
 
have time
Speak 

zamanı olmamak

Click to Search zamanı olmamak
 
be rushed for time
Speak 

zamanı yetmemek

Click to Search zamanı yetmemek
 
be pinched for time
Speak 

zamanın adamı

Click to Search zamanın adamı
 
timeserver
Speak 

zamanın akışı içinde

Click to Search zamanın akışı içinde
 
in course of time
Speak 

zamanın cumhurbaşkanı

Click to Search zamanın cumhurbaşkanı
 
the then president
Speak 

zamanın ilerisinde

Click to Search zamanın ilerisinde
 
ahead of the times
Speak 

zamanında

Click to Search zamanında
 
at the proper time, at the right time
Speak 

zamanında davranma

Click to Search zamanında davranma
 
timing
Speak 

zamanında olan

Click to Search zamanında olan
 
timely
Speak 

zamanında tamamlamak

Click to Search zamanında tamamlamak
 
meet the deadline
Speak 

zamanında teslim etmek

Click to Search zamanında teslim etmek
 
meet the deadline
Speak 

zamanında yapılmayan ödeme

Click to Search zamanında yapılmayan ödeme
 
delinquent
Speak 

zamanından önce

Click to Search zamanından önce
 
early
Speak 

zamanından önce olan

Click to Search zamanından önce olan
 
previous
Speak 

zamanından önce olma

Click to Search zamanından önce olma
 
prematureness, prematurity
Speak 

zamanından önce yapmak

Click to Search zamanından önce yapmak
 
foreclose
Speak 

zamanını aşmak

Click to Search zamanını aşmak
 
overstay one`s time
Speak 

zamanını belirlemek

Click to Search zamanını belirlemek
 
date
Speak 

zamanını boşa geçiren

Click to Search zamanını boşa geçiren
 
frigging
Speak 

zamanını boşa geçirmek

Click to Search zamanını boşa geçirmek
 
potter away
Speak 

zamanını yanlış tahmin etmek

Click to Search zamanını yanlış tahmin etmek
 
mistime
Speak 

zamanla

Click to Search zamanla
 
with time, as time passes/ passed
Speak 

zamanla azalan

Click to Search zamanla azalan
 
sinking
Speak 

zamanla eskime

Click to Search zamanla eskime
 
wear and tear
Speak 

zamanla kaybolmak

Click to Search zamanla kaybolmak
 
grow out of
Speak 

zamanla kazanılan

Click to Search zamanla kazanılan
 
acquired
Speak 

zamanla kazanılan nitelik

Click to Search zamanla kazanılan nitelik
 
acquired characteristic, acquirement
Speak 

zamanla kazanılan zevk

Click to Search zamanla kazanılan zevk
 
acquired taste
Speak 

zamanlama

Click to Search zamanlama
 
timing
Speak 

zamanlama hatası yapmak

Click to Search zamanlama hatası yapmak
 
mistime
Speak 

zamanlama yapmak

Click to Search zamanlama yapmak
 
time
Speak 

zamanlamak

Click to Search zamanlamak
 
schedule, time
Speak 

zamanlamamak

Click to Search zamanlamamak
 
(negative form of zamanlamak) schedule, time
Speak 

zamanlaması iyi

Click to Search zamanlaması iyi
 
seasonable, well-timed
Speak 

zamanlaması rastlama

Click to Search zamanlaması rastlama
 
concurrence
Speak 

zamanlanmış

Click to Search zamanlanmış
 
timed
Speak 

zamanlı

Click to Search zamanlı
 
timely, well-timed
Speak 

zamanlı zamansız

Click to Search zamanlı zamansız
 
(doing something) without stopping to consider whether or not one´s doing it at a suitable time
Speak 

zamansız

Click to Search zamansız
 
all too soon
Speak 

zamansız

Click to Search zamansız
 
ill-timed, inopportune, out of season, unseasonable, untimely
Speak 

zamansız oluş

Click to Search zamansız oluş
 
untimeliness
Speak 

zamansız yapmak

Click to Search zamansız yapmak
 
mistime

Turkish German

Linguatic Turkish German Dictionary

Speak 

az zaman

Click to Search az zaman
 
weilchen
Speak 

gelecek zaman

Click to Search gelecek zaman
 
futur
Speak 

her hangi bir zaman

Click to Search her hangi bir zaman
 
irgendwann
Speak 

her zaman

Click to Search her zaman
 
immer, stets
Speak 

hiçbir zaman

Click to Search hiçbir zaman
 
nie, niemals
Speak 

ne zaman

Click to Search ne zaman
 
wann?
Speak 

zaman

Click to Search zaman
 
zeit
Speak 

zaman zaman

Click to Search zaman zaman
 
ab und zu
Speak 

zamane

Click to Search zamane
 
damalige zeit

English English

WordNet 3.0 Dictionary

Speak 

zaman

Click to Search zaman
 
noun
large ornamental tropical American tree with bipinnate leaves and globose clusters of flowers with crimson stamens and seed pods that are eaten by cattle
Syn: rain tree, saman, monkeypod, monkey pod, zamang, Albizia saman
Hypernyms: albizzia, albizia
Speak 

zamang

Click to Search zamang
 
noun
large ornamental tropical American tree with bipinnate leaves and globose clusters of flowers with crimson stamens and seed pods that are eaten by cattle
Syn: rain tree, saman, monkeypod, monkey pod, zaman, Albizia saman
Hypernyms: albizzia, albizia

Last Searches on Linguatic Community

saberClick to Search saber
,
NereidClick to Search Nereid
,
vorgeheucheltClick to Search vorgeheuchelt
,
football gameClick to Search football game
,
telferClick to Search telfer
,
aksanlı konuşmaClick to Search aksanlı konuşma
,
uhfClick to Search uhf
,
faiz kuponuClick to Search faiz kuponu
,
ait olmaClick to Search ait olma
,
pot marjoramClick to Search pot marjoram
,
Akrep burcuClick to Search Akrep burcu
,
kan kusmakClick to Search kan kusmak
,
patates tavaClick to Search patates tava
,
AnamneseClick to Search Anamnese
,
the ManxClick to Search the Manx
,
alışkın olarakClick to Search alışkın olarak
,
ride a waveClick to Search ride a wave
,
üç aylık bültenClick to Search üç aylık bülten
,
ödü patlamaClick to Search ödü patlama
,
yabancı ülkeye yerleşmeClick to Search yabancı ülkeye yerleşme
,
nakısClick to Search nakıs
,
tekelciClick to Search tekelci
,
ablak suratlıClick to Search ablak suratlı
,
geçmişe bakıldığındaClick to Search geçmişe bakıldığında
,
üşenmekClick to Search üşenmek
,
SusaClick to Search Susa
,
ağaç oymacısıClick to Search ağaç oymacısı
,
vergi yükümlüsüClick to Search vergi yükümlüsü
,
AlthornClick to Search Althorn
,
güveyClick to Search güvey
,
on sentClick to Search on sent
,
KahaneClick to Search Kahane
,
ağız aramaClick to Search ağız arama
,
Abkommen gegen Ausbreitung von AtomwaffenClick to Search Abkommen gegen Ausbreitung von Atomwaffen
,
alman kurduClick to Search alman kurdu
,
abfälligClick to Search abfällig
,
mortar and pestleClick to Search mortar and pestle
,
taban basmaClick to Search taban basma
,
dağıntıClick to Search dağıntı
,
modernlikClick to Search modernlik
,
unaufteilbarClick to Search unaufteilbar
,
acıyla havlamaClick to Search acıyla havlama
,
zu Staub zerfallenClick to Search zu Staub zerfallen
,
knockoutClick to Search knockout
,
preformedClick to Search preformed
,
YarmukhClick to Search Yarmukh
,
açık ve netClick to Search açık ve net
,
onionskinClick to Search onionskin
,
şimşekli fırtınaClick to Search şimşekli fırtına
,
zamanClick to Search zaman
,
Linguatic Download Now
Linguatic Dictionary v1.4 b1.28

Free Linguatic Dictionaries

English Turkish Linguatic English Turkish Dictionary
Turkish English Linguatic Turkish English Dictionary
English English Linguatic English English Dictionary
German Turkish Linguatic German Turkish Dictionary
Turkish German Linguatic Turkish German Dictionary
English German Linguatic English German Dictionary
German English Linguatic German English Dictionary
English English WordNet 3.0 Dictionary
Membership
User Name:
Password:
Forgot Your Password?
Forgot Your Password?
To obtain your password, enter your e-mail address. Your password will be e-mailed to you.
Register New User
To get support, and be informed about new releases and bug fixes, Become a member of Linguatic Community
My Lookup History

zamanClick to Search zaman
,
Linguatic Dictionary Index




Membership | About Us | Advertise | Privacy Statement | Terms of Use TaiSoft Logo
Copyright © 2008 - 2023 Linguatic Community. All rights reserved.   Linguatic Community is a participation of TaiSoft Software & Consultancy.