hachac Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
pilgrimage, hadj |
|
hac yolculuğuhac yolculuğu Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
pilgrimage |
|
hacamathacamat Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
bloodletting by cupping; (Slang) stabbing, knifing |
|
hacamat boynuzuhacamat boynuzu Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
cupping horn |
|
hacamat etmekhacamat etmek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to bleed (someone) by cupping; (Slang) to stab, knife |
|
hacamat şişesihacamat şişesi Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
cupping glass |
|
hacamat yapmakhacamat yapmak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to bleed (someone) by cupping |
|
hacamatçıhacamatçı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
bloodletter, cupper |
|
hacamatlamakhacamatlamak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to bleed (someone) by cupping; (Slang) to stab, knife |
|
hacca gitmekhacca gitmek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
pilgrimage |
|
haccetmekhaccetmek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to go on the pilgrimage to Mecca; to go on a religious pilgrimage, make a pilgrimage |
|
hacethacet Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
need, requirement, necessity; the need to go to the toilet; feces; urine; wish (made in the form of a prayer) |
|
hacet dilemekhacet dilemek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to make a wish, pray for something |
|
hacet görmekhacet görmek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to consider (something) necessary, deem (something) necessary; to go to the toilet |
|
hacet ini yapmakhacet ini yapmak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to go to the toilet, relieve oneself |
|
hacet kalmamakhacet kalmamak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to be no longer necessary |
|
hacet kapısıhacet kapısı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
door of a saint´s tomb (where one prays for something) |
|
hacet penceresihacet penceresi Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
window of a saint´s tomb (where one prays for something) |
|
hacet tepesihacet tepesi Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
hill with a shrine at the top where people pray and offer petitions |
|
hacet yerihacet yeri Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
toilet, W.C |
|
hacet yokhacet yok Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
It´s not necessary |
|
haceti olmakhaceti olmak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to need to go to the toilet |
|
hacıhacı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
hadji, pilgrim |
|
Hacı Bektaş VeliHacı Bektaş Veli Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
Haji Bektash Veli (the founder of the Bektashi order of dervishes and the patron of the Janissary Corps) |
|
hacı şişesihacı şişesi Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
ampulla |
|
hacıbektaştaşıhacıbektaştaşı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
a variety of gypsum, alabaster |
|
hacılarkuşağıhacılarkuşağı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
rainbow |
|
hacılaryoluhacılaryolu Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
hacıyolu, -nu the Milky Way |
|
hacılıkhacılık Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
pilgrimage |
|
hacıyağıhacıyağı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
a heavy perfume that is made from attar of roses and used by hajis |
|
hacıyatmazhacıyatmaz Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
tumbler |
|
hacimhacim Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
volume, capacity, body, bulk, gauge |
|
hacim ölçmehacim ölçme Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
volumetric analysis |
|
hacim ölçme ile ilgilihacim ölçme ile ilgili Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
volumetric |
|
hacimlihacimli Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
voluminous |
|
hacirhacir Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
putting (an incompetent person) under the care of a guardian; appointing a caretaker for the goods of (an incompetent or imprisoned person) |
|
hacir altına almakhacir altına almak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to put (an incompetent person) under the care of a guardian; to appoint a caretaker for the goods of (an incompetent or imprisoned person) |
|
HacivatHacivat Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
one of the main characters of the Turkish shadow show |
|
hacizhaciz Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
sequestration, distraint |
|
haciz altına almakhaciz altına almak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to sequester, sequestrate |
|
haciz emrihaciz emri Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
order of attachment, vesting order, writ of attachment |
|
haciz kararıhaciz kararı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
warrant of attachment |
|
haciz kararıhaciz kararı Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
warrant of sequestration, warrant of distraint |
|
haciz konulamaz şeyhaciz konulamaz şey Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
exemptions |
|
haciz koyan kimsehaciz koyan kimse Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
distrainer, distrainor |
|
haciz koymakhaciz koymak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
to sequester, sequestrate |
|
hacizden kurtarmakhacizden kurtarmak Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
rescue |
|
hacizlihacizli Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
sequestered, sequestrated |
|
hacizli malı saklayan kimsehacizli malı saklayan kimse Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
garnishee |
|
hacmini hesaplamahacmini hesaplama Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
cubage, cubature |
|
haczedilebilirhaczedilebilir Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
attachable |
|
haczedilemezhaczedilemez Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
judgement proof (In British) |
|
haczetmekhaczetmek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
distrain, seise, levy, sequestrate, distrain on, attach, confiscate, distrain up, distress, garnish, garnishee, impound, sequester, vest |
|
haczetmemekhaczetmemek Kelimesini Aratmak için Tıklayın |
(negative form of haczetmek) distrain, seise, levy, sequestrate, distrain on, attach, confiscate, distrain up, distress, garnish, garnishee, impound, sequester, vest |
|