yasClick to Search yas |
lament, mourning |
|
yas tutmakClick to Search yas tutmak |
lament, mourn, sorrow, wail |
|
yas tutulmamışClick to Search yas tutulmamış |
unmourned |
|
yasaClick to Search yasa |
act, act of congress, code, enaction, law, regulation, statute |
|
yasa boşluğuClick to Search yasa boşluğu |
a loophole in the law |
|
yasa değişikliğiClick to Search yasa değişikliği |
amendment |
|
yasa kitabıClick to Search yasa kitabı |
code |
|
yasa taslağıClick to Search yasa taslağı |
skeleton law |
|
yasa teklifiClick to Search yasa teklifi |
resolve |
|
yasa teklifi sunmakClick to Search yasa teklifi sunmak |
give notice of motion |
|
yasa teklifinde bulunma hakkıClick to Search yasa teklifinde bulunma hakkı |
initiative |
|
yasadışıClick to Search yasadışı |
illegal, unlawful |
|
yasadışı eylemlere karşı tetikte olan makamClick to Search yasadışı eylemlere karşı tetikte olan makam |
watchdog committee |
|
yasadışı hareketClick to Search yasadışı hareket |
outrage |
|
yasadışı kazanılmışClick to Search yasadışı kazanılmış |
ill-gotten |
|
yasadışı olmaClick to Search yasadışı olma |
illegality, illegitimacy |
|
yasadışı para kazanan kimseClick to Search yasadışı para kazanan kimse |
spiv |
|
yasadışı spekülasyonClick to Search yasadışı spekülasyon |
wildcatting |
|
yasadışılıkClick to Search yasadışılık |
illegality, unlawfulness |
|
yasağı kaldırmakClick to Search yasağı kaldırmak |
lift a ban |
|
yasakClick to Search yasak |
ban, don`t, interdict, prohibition, restriction, tabu |
|
yasak aşkClick to Search yasak aşk |
liaison |
|
yasak aşk yaşmakClick to Search yasak aşk yaşmak |
have it off |
|
yasak bölgeClick to Search yasak bölge |
bound, out of bounds, restricted area |
|
yasak bölgeye giren kimseClick to Search yasak bölgeye giren kimse |
poacher |
|
yasak bölgeye girmekClick to Search yasak bölgeye girmek |
poach |
|
yasak ediciClick to Search yasak edici |
inhibitive |
|
yasak etmekClick to Search yasak etmek |
put under a ban, clamp the lid on smth., put the lid on smth |
|
yasak kitaplar listesiClick to Search yasak kitaplar listesi |
index |
|
yasak kitaplar listesine yazmakClick to Search yasak kitaplar listesine yazmak |
index |
|
yasak koymakClick to Search yasak koymak |
put a ban on, hedge about, hedge around |
|
yasak olmayan avClick to Search yasak olmayan av |
fair game |
|
yasak savarClick to Search yasak savar |
rough and ready |
|
yasak savmaClick to Search yasak savma |
stopgap |
|
yasakçıClick to Search yasakçı |
prohibitor, prohibiter, forbidder |
|
yasaklamaClick to Search yasaklama |
embargo, interdict, interdiction, prohibition, proscription |
|
yasaklama emriClick to Search yasaklama emri |
restraining order |
|
yasaklama getirmekClick to Search yasaklama getirmek |
fulminate |
|
yasaklamakClick to Search yasaklamak |
to forbid, prohibit; to ban; to forbid (someone) (something); to forbid (someone) (to do something) |
|
yasaklamamakClick to Search yasaklamamak |
(negative form of yasaklamak) ban, put a ban on, bar, call off, debar, embargo, enjoin, forbid, imprison, inhibit, interdict, outlaw, prohibit, proscribe, taboo, put under a taboo, tabu |
|
yasaklanmakClick to Search yasaklanmak |
to be forbidden, be prohibited; to be banned |
|
yasaklanmamışClick to Search yasaklanmamış |
unchecked |
|
yasaklanmışClick to Search yasaklanmış |
barred, forbidden |
|
yasaklanmış şeyClick to Search yasaklanmış şey |
taboo |
|
yasaklayıcıClick to Search yasaklayıcı |
drastic, inhibitory, prohibitive, prohibitory, proscriptive |
|
yasaklıClick to Search yasaklı |
under a ban, proscriptive, tabu |
|
yasalClick to Search yasal |
legit |
|
yasalClick to Search yasal |
clean, competent, de jure, juridical, juristic, juristical, lawful, legal, legitimate, licit, rightful, solemn, sound, statutory, technic, technical, valid |
|
yasalClick to Search yasal |
right (mirasçı) |
|
yasal anlaşmazlıkClick to Search yasal anlaşmazlık |
conflict of laws |
|
yasal boşluktan faydalanmakClick to Search yasal boşluktan faydalanmak |
get around |
|
yasal çözümClick to Search yasal çözüm |
law |
|
yasal haklardan mahrum etmeClick to Search yasal haklardan mahrum etme |
proscription |
|
yasal haklardan mahrum etmekClick to Search yasal haklardan mahrum etmek |
outlaw, proscribe |
|
yasal haklardan mahrum kimseClick to Search yasal haklardan mahrum kimse |
outlaw |
|
yasal hakların elinden alınmasıClick to Search yasal hakların elinden alınması |
outlawry |
|
yasal hale getirmekClick to Search yasal hale getirmek |
make legal, legitimate, legitimatize, legitimize |
|
yasal olarakClick to Search yasal olarak |
de jure |
|
yasal olarak el koymakClick to Search yasal olarak el koymak |
evict |
|
yasal olmakClick to Search yasal olmak |
lie |
|
yasal olmayanClick to Search yasal olmayan |
wildcat |
|
yasal varisClick to Search yasal varis |
heir-at-law |
|
yasal yaştan küçükClick to Search yasal yaştan küçük |
underage |
|
yasal yollara başvurmakClick to Search yasal yollara başvurmak |
take a legal action |
|
yasal yollardan elde etmeye çalışmakClick to Search yasal yollardan elde etmeye çalışmak |
prosecute |
|
yasalarClick to Search yasalar |
institutes, regulations, Jura |
|
yasalar çerçevesindeClick to Search yasalar çerçevesinde |
on technical grounds |
|
yasalara saygıClick to Search yasalara saygı |
legalism |
|
yasalara saygılıClick to Search yasalara saygılı |
law-abiding |
|
yasalara saygısızClick to Search yasalara saygısız |
lawbreaking |
|
yasaları çiğnemenin cezasıClick to Search yasaları çiğnemenin cezası |
sanction |
|
yasalaşmakClick to Search yasalaşmak |
pass into law |
|
yasalaşmamakClick to Search yasalaşmamak |
(negative form of yasalaşmak) pass into law |
|
yasalaştırmakClick to Search yasalaştırmak |
to make or cause (something) to become law |
|
yasalıClick to Search yasalı |
legal, lawful, legitimate, licit |
|
yasallaşmakClick to Search yasallaşmak |
to become legal, become lawful |
|
yasallaştırmaClick to Search yasallaştırma |
legalization |
|
yasallaştırmakClick to Search yasallaştırmak |
enact, make legal, legalize, legislate, validate |
|
yasallaştırmamakClick to Search yasallaştırmamak |
(negative form of yasallaştırmak) enact, make legal, legalize, legislate, validate |
|
yasallıkClick to Search yasallık |
lawfulness, legality, legitimacy, soundness, validity |
|
yasamaClick to Search yasama |
legislation |
|
yasamaClick to Search yasama |
legislative |
|
yasama meclisiClick to Search yasama meclisi |
chamber, legislature |
|
yasama organıClick to Search yasama organı |
legislative, legislature |
|
yasamacıClick to Search yasamacı |
legislator |
|
yasamakClick to Search yasamak |
legislate |
|
yasamalıClick to Search yasamalı |
legislative |
|
yasamamakClick to Search yasamamak |
(negative form of yasamak) legislate |
|
yasamamakClick to Search yasamamak |
yaşamamak |
|
yasamamakClick to Search yasamamak |
(negative form of yaşamak) dwell, exist, experience, live, subsist, taste, affect, inhabit |
|
yasasızClick to Search yasasız |
(place) which has no laws; illegal, unlawful, illegitimate, illicit |
|
yasaya aykırıClick to Search yasaya aykırı |
lawless |
|
yasaya başvurmakClick to Search yasaya başvurmak |
appeal to the law |
|
yasaya uygunlukClick to Search yasaya uygunluk |
legality |
|
yasayanClick to Search yasayan |
legislative |
|
yasayı çiğnemeClick to Search yasayı çiğneme |
trespass |
|
yasayı değiştirebilenClick to Search yasayı değiştirebilen |
constituent |
|
yasayı değiştirmeClick to Search yasayı değiştirme |
amendment |
|
yaseminClick to Search yasemin |
jasmine |
|
yasemin çayıClick to Search yasemin çayı |
jasmine tea |
|
yası tutulmayanClick to Search yası tutulmayan |
unlamented |
|
yasını tutmakClick to Search yasını tutmak |
wear the willow |
|
YasinClick to Search Yasin |
the thirty-sixth sura of the Koran (usually recited either when someone is on the verge of death, after someone has died, or on a kandil gecesi).Yasinthe thirty-sixth sura of the Koran (usually recited either when someone is on the verge of death, after someone has died, or on a kandil gecesi) |
|
yaslamakClick to Search yaslamak |
flatten, lean, prop, prop up |
|
yaslamamakClick to Search yaslamamak |
(negative form of yaslamak) flatten, lean, prop, prop up |
|
yaslananClick to Search yaslanan |
osculant |
|
yaslanmaClick to Search yaslanma |
osculation |
|
yaslanmakClick to Search yaslanmak |
to mourn, be in mourning |
|
yaslanmakClick to Search yaslanmak |
to lean against, prop oneself against (something); (for one thing) to lean on/against (another); to rely on, count on, depend on (someone) |
|
yaslanmamakClick to Search yaslanmamak |
(negative form of yaslanmak) lean, recline, repose, repose on, rest, rest against, sit back |
|
yaslanmamakClick to Search yaslanmamak |
yaşlanmamak |
|
yaslanmamakClick to Search yaslanmamak |
(negative form of yaşlanmak) age, get old, grow old, be getting on in years, fatten |
|
yaslıClick to Search yaslı |
(someone) who is mourning, who is in mourning |
|
yaslı kimseClick to Search yaslı kimse |
mourner |
|
yassıClick to Search yassı |
platy |
|
yassıClick to Search yassı |
tabloid |
|
yassıClick to Search yassı |
flat, pancake, plane, tabular |
|
yassı balıkClick to Search yassı balık |
flatfish, fluke |
|
yassı burunClick to Search yassı burun |
pug nose |
|
yassı burunluClick to Search yassı burunlu |
pug nosed |
|
yassı burunlu maymunClick to Search yassı burunlu maymun |
platyrhine |
|
yassı demirClick to Search yassı demir |
flatiron |
|
yassı kapClick to Search yassı kap |
pan |
|
yassı kıç cebi şişesiClick to Search yassı kıç cebi şişesi |
hip flask |
|
yassı lastikClick to Search yassı lastik |
shirr |
|
yassıkadayıfClick to Search yassıkadayıf |
a small, pancake-shaped pastry soaked in syrup |
|
yassılaştırmakClick to Search yassılaştırmak |
flatten |
|
yassılaştırmamakClick to Search yassılaştırmamak |
(negative form of yassılaştırmak) flatten |
|
yassılıkClick to Search yassılık |
flatness |
|
yassılmakClick to Search yassılmak |
(yassılanmak, yassılaşmak) to become flat and wide, become flat, flatten, flatten out; (Slang) to get happy |
|
yassıltmakClick to Search yassıltmak |
to make (something) flat and wide, flatten, flatten (something) out |
|
yastığa yatırmakClick to Search yastığa yatırmak |
pillow |
|
yastıkClick to Search yastık |
pad (küçük) |
|
yastık danteliClick to Search yastık danteli |
bobbin lace |
|
yastık gibiClick to Search yastık gibi |
pillowy |
|
yastık kavgasıClick to Search yastık kavgası |
pillow fight |
|
yastık kılıfıClick to Search yastık kılıfı |
bedtick, pillow slip, pillowcase, slip, sham |
|
yastık kılıfı kumaşıClick to Search yastık kılıfı kumaşı |
ticking |
|
yastık koymakClick to Search yastık koymak |
cushion |
|
yastık pamuğuClick to Search yastık pamuğu |
kapok |
|
yastık şeklindeClick to Search yastık şeklinde |
pulvinate, pulvinated |
|
yastıkla desteklemekClick to Search yastıkla desteklemek |
pillow |
|
yastıklamamakClick to Search yastıklamamak |
(negative form of yastıklamak) bolster, cushion |
|
yastıksıClick to Search yastıksı |
strumous |
|