aklıClick to Search aklı |
spotted with white |
|
aklı almakClick to Search aklı almak |
conceive |
|
aklı başına gelmekClick to Search aklı başına gelmek |
come to one`s senses, be disenchanted with, sober down |
|
aklı başına gelmişClick to Search aklı başına gelmiş |
undeceived |
|
aklı başındaClick to Search aklı başında |
in one`s right mind |
|
aklı başında olmaClick to Search aklı başında olma |
collectedness, collectivity, sanity |
|
aklı başında olmakClick to Search aklı başında olmak |
be in one`s right senses, be in one`s right mind |
|
aklı başında olmamakClick to Search aklı başında olmamak |
be out of one`s senses |
|
aklı başındalıkClick to Search aklı başındalık |
sedateness |
|
aklı başından gitmişClick to Search aklı başından gitmiş |
infatuated |
|
aklı başka yerdeClick to Search aklı başka yerde |
a long way off |
|
aklı bir karış havadaClick to Search aklı bir karış havada |
light-headed, flighty |
|
aklı bir karış havada olmakClick to Search aklı bir karış havada olmak |
have one`s head in the clouds |
|
aklı kalmakClick to Search aklı kalmak |
be wraped up in |
|
aklı karalıClick to Search aklı karalı |
black and white |
|
aklı karışmışClick to Search aklı karışmış |
disoriented, all abroad |
|
aklıkClick to Search aklık |
whiteness, albedo |
|
aklık derecesiClick to Search aklık derecesi |
albedo |
|
aklım başıma geldiClick to Search aklım başıma geldi |
the scales fell from my eyes |
|
aklıma geldiClick to Search aklıma geldi |
it entered my head |
|
aklımdaykenClick to Search aklımdayken |
en passant |
|
aklımın köşesinden bile geçmezClick to Search aklımın köşesinden bile geçmez |
I will be damned if |
|
aklın bilme gücüClick to Search aklın bilme gücü |
cognation |
|
aklın kemale erdiği yaşClick to Search aklın kemale erdiği yaş |
full age |
|
aklına eseni yapanClick to Search aklına eseni yapan |
wanton |
|
aklına geleni söylemekClick to Search aklına geleni söylemek |
say whatever comes uppermost |
|
aklına gelivermekClick to Search aklına gelivermek |
rush into one`s mind |
|
aklına gelmekClick to Search aklına gelmek |
occur one`s mind, come to one`s mind, come back, cross one`s mind, enter one`s head, recur to one`s memory, think of |
|
aklına gelmemekClick to Search aklına gelmemek |
elude, escape |
|
aklına getirmekClick to Search aklına getirmek |
remind, call to mind, recollect smb |
|
aklına koymakClick to Search aklına koymak |
resolve |
|
aklına koymuşClick to Search aklına koymuş |
bent |
|
aklına sokmaClick to Search aklına sokma |
implantation |
|
aklına sokmakClick to Search aklına sokmak |
implant, impress |
|
aklıncaClick to Search aklınca |
He thinks he´s ...; He supposes that he´s ... (said disparagingly) |
|
aklında bulundurmakClick to Search aklında bulundurmak |
bethink oneself, entertain, realize |
|
aklında olmakClick to Search aklında olmak |
have in mind |
|
aklında tutmakClick to Search aklında tutmak |
hoard, remember |
|
aklında tutumakClick to Search aklında tutumak |
hoard, remember |
|
aklından çıkarmakClick to Search aklından çıkarmak |
banish |
|
aklından çıkmamakClick to Search aklından çıkmamak |
haunt |
|
aklından çıkmışClick to Search aklından çıkmış |
out of one`s mind |
|
aklından geçeni söylemekClick to Search aklından geçeni söylemek |
speak one`s mind |
|
aklından geçirmekClick to Search aklından geçirmek |
think, draw on one`s imagination |
|
aklından geçmekClick to Search aklından geçmek |
cross one`s mind |
|
aklından zoru olmakClick to Search aklından zoru olmak |
have bats in the belfry |
|
aklını başına getirmekClick to Search aklını başına getirmek |
bring smb. to his senses, disenchant, sober, sober up, undeceive |
|
aklını başına toplanmakClick to Search aklını başına toplanmak |
gather oneself together |
|
aklını başından alanClick to Search aklını başından alan |
ravishing |
|
aklını başından almakClick to Search aklını başından almak |
allure, sweep smb. off his feet, enamor, enamour (In British), enchant, enrapture, infatuate |
|
aklını bozmakClick to Search aklını bozmak |
get one`s claws into |
|
aklını çelmekClick to Search aklını çelmek |
persuade, bias, dissuade, allure, beguile, cozen, draw in, entice away, infatuate, prepossess, suborn, sway |
|
aklını kaçırmakClick to Search aklını kaçırmak |
loose one`s marbles |
|
aklını kaçırmışClick to Search aklını kaçırmış |
bereft of reason |
|
aklını karıştırmakClick to Search aklını karıştırmak |
befuddle, disorientate, distract, gravel |
|
aklını kullanmaClick to Search aklını kullanma |
appeal to reason |
|
aklını kurcalamaClick to Search aklını kurcalama |
prepossession |
|
aklını kurcalamakClick to Search aklını kurcalamak |
prepossess |
|
aklını oynatmakClick to Search aklını oynatmak |
unhinge |
|
aklını oynatmışClick to Search aklını oynatmış |
out of one`s senses |
|
aklının köşesinden bile geçmemeClick to Search aklının köşesinden bile geçmeme |
no concept of |
|
aklıselimClick to Search aklıselim |
common sense, reason, good sense |
|
aklıselimClick to Search aklıselim |
right minded |
|
aklıselimlikClick to Search aklıselimlik |
sanity, discretion, rationality, judiciousness, careful judgment |
|
kadın aklıClick to Search kadın aklı |
woman`s reason |
|
sakin ve aklı başındaClick to Search sakin ve aklı başında |
calm and collected |
|