a`dan z`ye kadarClick to Search a`dan z`ye kadar |
from soup to nuts |
|
ağzına kadar doldurmakClick to Search ağzına kadar doldurmak |
fill up |
|
ağzına kadar doluClick to Search ağzına kadar dolu |
brimful, chock a block, flush, full to overflowing |
|
ağzına kadar dolu kadehClick to Search ağzına kadar dolu kadeh |
bumper |
|
ağzına kadar dolu olmakClick to Search ağzına kadar dolu olmak |
brim |
|
alıcı çıkana kadar fiyatın düşürüldüğü satışClick to Search alıcı çıkana kadar fiyatın düşürüldüğü satış |
dutch auction |
|
aralarında dağlar kadar fark olmakClick to Search aralarında dağlar kadar fark olmak |
be poles apart |
|
aralarında dağlar kadar fark varClick to Search aralarında dağlar kadar fark var |
there is no comparison |
|
ardına kadarClick to Search ardına kadar |
wide |
|
ardına kadar açıkClick to Search ardına kadar açık |
wide open, wide |
|
ardına kadar açmakClick to Search ardına kadar açmak |
throw open |
|
arpa boyu kadar gitmekClick to Search arpa boyu kadar gitmek |
to show little progress |
|
aşağıya kadar uğurlamakClick to Search aşağıya kadar uğurlamak |
hand down |
|
avazı çıktığı kadarClick to Search avazı çıktığı kadar |
at the top of his voice |
|
avazı çıktığı kadarClick to Search avazı çıktığı kadar |
at the top of one`s lungs |
|
avazı çıktığı kadar bağırmakClick to Search avazı çıktığı kadar bağırmak |
shout at the top of one`s voice, shout out, bawl, shriek, squall |
|
avuç içi kadarClick to Search avuç içi kadar |
very small, skimpy; narrow (place) |
|
avuç içi kadar yerClick to Search avuç içi kadar yer |
not room to swing a cat |
|
ayağa kalkacak kadar iyileşmişClick to Search ayağa kalkacak kadar iyileşmiş |
out and about |
|
bakla kadarClick to Search bakla kadar |
(flea, louse, etc.) that´s as big as a horsebean |
|
baldıra kadar giysiClick to Search baldıra kadar giysi |
midi |
|
baştan kıça kadarClick to Search baştan kıça kadar |
fore and aft |
|
bele kadarClick to Search bele kadar |
waist-high, waist-deep |
|
beş saate kadarClick to Search beş saate kadar |
by five o`clock |
|
beşikten mezara kadar olanClick to Search beşikten mezara kadar olan |
womb-to-tomb |
|
bıçak sırtı kadar farkClick to Search bıçak sırtı kadar fark |
a hair-breadth´s difference |
|
bir bu kadar dahaClick to Search bir bu kadar daha |
as many more |
|
bir dereceye kadarClick to Search bir dereceye kadar |
in some degree, somewhat, some, to a degree, as far as |
|
bir noktaya kadarClick to Search bir noktaya kadar |
to a certain degree, to a degree |
|
bir o kadar dahaClick to Search bir o kadar daha |
as much again |
|
bir saate kadarClick to Search bir saate kadar |
by one o`clock |
|
boğazına kadarClick to Search boğazına kadar |
up to the chin |
|
bölünemeyecek kadar küçük değerClick to Search bölünemeyecek kadar küçük değer |
infinitesimal |
|
bu dereceye kadarClick to Search bu dereceye kadar |
thus far |
|
bu kadarClick to Search bu kadar |
this much, so much, so many, thus much, that, this |
|
bu kadar çokClick to Search bu kadar çok |
this much |
|
bu kadar da olmazClick to Search bu kadar da olmaz |
that`s a bit stiff, that takes the biscuit |
|
bu kadar dahaClick to Search bu kadar daha |
as many more |
|
bugüne kadarClick to Search bugüne kadar |
hitherto |
|
bugünlük bu kadarClick to Search bugünlük bu kadar |
call it a day, let`s call it a day |
|
burama kadar geldiClick to Search burama kadar geldi |
I have had enough of it |
|
buraya kadarClick to Search buraya kadar |
so far, thus far |
|
buraya kadarClick to Search buraya kadar |
(tren) all change |
|
buraya kadar çok iyiClick to Search buraya kadar çok iyi |
so far so good |
|
canı istediği kadarClick to Search canı istediği kadar |
to one`s heart`s content |
|
canının istediği kadarClick to Search canının istediği kadar |
to the top of one`s bent |
|
cehenneme kadar yolu olmakClick to Search cehenneme kadar yolu olmak |
go to the devil |
|
cehenneme kadar yolun varClick to Search cehenneme kadar yolun var |
go to hell, go to the devil, go to blazes, get fucked! (Slang), fuck you! (Slang) |
|
çarşaf kadarClick to Search çarşaf kadar |
oversize, very wide (handkerchief, scarf, sheet of paper, etc.) |
|
dağılana kadar pişirmekClick to Search dağılana kadar pişirmek |
cook to a rag, cook to rags |
|
değer biçilemeyecek kadar küçükClick to Search değer biçilemeyecek kadar küçük |
inappreciable |
|
delege oyunun temsil ettiği grup kadar sayılmasıClick to Search delege oyunun temsil ettiği grup kadar sayılması |
card vote |
|
delinene kadar giymekClick to Search delinene kadar giymek |
wear into holes |
|
dığı zamana kadarClick to Search dığı zamana kadar |
till when |
|
diğerleri kadar iyiClick to Search diğerleri kadar iyi |
with the best |
|
dize kadarClick to Search dize kadar |
knee high |
|
dizlerine kadar batmışClick to Search dizlerine kadar batmış |
knee deep |
|
doyana kadarClick to Search doyana kadar |
to satiety |
|
dünya kadarClick to Search dünya kadar |
vast |
|
dünya kadar farkClick to Search dünya kadar fark |
vast difference |
|
dünya kadar paraClick to Search dünya kadar para |
a pot of money, pots of money |
|
elden bırakılmayacak kadar ilginçClick to Search elden bırakılmayacak kadar ilginç |
un put downable |
|
en ince ayrıntısına kadarClick to Search en ince ayrıntısına kadar |
to the quick, thoroughly |
|
eşek sudan gelinceye kadar dövmekClick to Search eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat out smb.`s brains, knock galley west, tan smb.`s hide |
|
film süresi kadarClick to Search film süresi kadar |
feature length |
|
gece yarısına kadar çalışmakClick to Search gece yarısına kadar çalışmak |
burn the midnight oil |
|
geç saate kadar uyumakClick to Search geç saate kadar uyumak |
sleep late |
|
geç vakte kadar ayakta kalmakClick to Search geç vakte kadar ayakta kalmak |
be up late |
|
geç vakte kadar çalışmakClick to Search geç vakte kadar çalışmak |
lucubrate |
|
geç vakte kadar yatmakClick to Search geç vakte kadar yatmak |
lie in |
|
geçinip gidecek kadar gelirClick to Search geçinip gidecek kadar gelir |
subsistence, competence, competency |
|
gırtlağına kadarClick to Search gırtlağına kadar |
head over heels |
|
gırtlağına kadar borçta olmakClick to Search gırtlağına kadar borçta olmak |
be up to one`s ears in debt |
|
göz açıp kapayıncaya kadarClick to Search göz açıp kapayıncaya kadar |
before you could say jack robinson |
|
gücümün sonuna kadarClick to Search gücümün sonuna kadar |
to the utmost of my powers |
|
günlüğüne kadarClick to Search günlüğüne kadar |
charge per day |
|
hap kadarClick to Search hap kadar |
wee, a little bit, tiny |
|
hatta o kadar kiClick to Search hatta o kadar ki |
so much so that |
|
hepsi bu kadarClick to Search hepsi bu kadar |
That`s all we have., That`s it |
|
hepsi bu kadar teşekkürlerClick to Search hepsi bu kadar teşekkürler |
that`s all, stop it, that`s all thanks |
|
her ne kadarClick to Search her ne kadar |
albeit |
|
ıskalanmayacak kadar büyükClick to Search ıskalanmayacak kadar büyük |
as big as a barndoor |
|
iliğine kadar üşümüşClick to Search iliğine kadar üşümüş |
chilled to the marrow |
|
iliklerine kadarClick to Search iliklerine kadar |
to the bone |
|
iliklerine kadar donmuşClick to Search iliklerine kadar donmuş |
frozen to death |
|
iliklerine kadar ıslanmışClick to Search iliklerine kadar ıslanmış |
soaked to the skin, drenched to the skin, soaking wet, wet to the skin, wet through |
|
inanılmayacak kadarClick to Search inanılmayacak kadar |
impossibly |
|
inceye kadarClick to Search inceye kadar |
until |
|
istediği kadarClick to Search istediği kadar |
at choice |
|
istediğiniz kadarClick to Search istediğiniz kadar |
at your discretion |
|
istenildiği kadarClick to Search istenildiği kadar |
ad libitum |
|
işi sonuna kadar götüren kimseClick to Search işi sonuna kadar götüren kimse |
wholehogger |
|
işin verilen sürenin sonuna kadar süreceği teorisiClick to Search işin verilen sürenin sonuna kadar süreceği teorisi |
Parkinson`s law |
|
işte o kadarClick to Search işte o kadar |
that`s the cheese |
|
juno kadar güzelClick to Search juno kadar güzel |
Junoesque |
|
kadarClick to Search kadar |
until, till, pending |
|
kadarClick to Search kadar |
as much as, up to, until, till, inasmuch as, so long as |
|
kadarClick to Search kadar |
as, as much as, as far as, so |
|
kadarClick to Search kadar |
by (süre) |
|
kadar ileri gitmekClick to Search kadar ileri gitmek |
go too far |
|
Kafdağı ´na kadarClick to Search Kafdağı ´na kadar |
to the ends of the earth; to the bitter end |
|
kanının son damlasına kadarClick to Search kanının son damlasına kadar |
to the bitter end |
|
kapı kadarClick to Search kapı kadar |
huge, enormous |
|
kapıya kadar geçirmekClick to Search kapıya kadar geçirmek |
show smb. to the door, see smb. to the door, show out, see out |
|
kıl kadar mesafeClick to Search kıl kadar mesafe |
hairbreadth |
|
kıl payı kadar araClick to Search kıl payı kadar ara |
hair`s breadth |
|
kıyamet kadarClick to Search kıyamet kadar |
lots of, umpteen, ... galore |
|
kıyamete kadarClick to Search kıyamete kadar |
till kingdom come |
|
kıyamete kadarClick to Search kıyamete kadar |
till hell freezes over |
|
kimseye muhtaç olmayacak kadar gelirClick to Search kimseye muhtaç olmayacak kadar gelir |
independence |
|
kuruş kadarClick to Search kuruş kadar |
piastre`s worth |
|
kusturacak kadarClick to Search kusturacak kadar |
ad nauseam |
|
mahkemeye kadar tutmakClick to Search mahkemeye kadar tutmak |
remand |
|
mendil kadarClick to Search mendil kadar |
very small amount (of something); very scanty (garment) |
|
mümkün olduğu kadar çabukClick to Search mümkün olduğu kadar çabuk |
as soon as possible |
|
ne dereceye kadarClick to Search ne dereceye kadar |
to what degree |
|
ne kadar çabuk olursa o kadar iyiClick to Search ne kadar çabuk olursa o kadar iyi |
the sooner the better |
|
ne kadar çok olursa o kadar iyiClick to Search ne kadar çok olursa o kadar iyi |
the more the better |
|
ne kadar erken o kadar iyiClick to Search ne kadar erken o kadar iyi |
the sooner the better |
|
ne kadar güzelClick to Search ne kadar güzel |
How beautiful |
|
ne kadar sersemClick to Search ne kadar sersem |
What a fool |
|
ne kadar uzağaClick to Search ne kadar uzağa |
how far? |
|
ne kadar uzakClick to Search ne kadar uzak |
how far? |
|
ne kadar uzunClick to Search ne kadar uzun |
how long |
|
o kadarClick to Search o kadar |
so much, so, insomuch, that |
|
o kadar kiClick to Search o kadar ki |
so much so that |
|
o kadar uzakClick to Search o kadar uzak |
so far |
|
o zamana kadarClick to Search o zamana kadar |
by then, till then, by that time |
|
ölene kadarClick to Search ölene kadar |
till death |
|
ölünceye kadarClick to Search ölünceye kadar |
to the bitter end |
|
pabuç kadar dili varClick to Search pabuç kadar dili var |
He´s as sassy/impudent as they come |
|
sabaha kadar eğlenmekClick to Search sabaha kadar eğlenmek |
make a night of it |
|
sabahlara kadar çalışan kimseClick to Search sabahlara kadar çalışan kimse |
lucubrator |
|
sabahlara kadar eğlenen kimseClick to Search sabahlara kadar eğlenen kimse |
reveler, reveller (In British) |
|
sapına kadarClick to Search sapına kadar |
to the backbone, utterly, rightdown, to the quick, up to the hilt |
|
sesi kısılıncaya kadar bağırmakClick to Search sesi kısılıncaya kadar bağırmak |
shout oneself hoarse |
|
sesi kısılıncaya kadar konuşmakClick to Search sesi kısılıncaya kadar konuşmak |
talk oneself hoarse |
|
son damlasına kadar içmekClick to Search son damlasına kadar içmek |
drink to the lees, drain to the dregs |
|
son hadde kadarClick to Search son hadde kadar |
to the nth degree |
|
son kişiye kadarClick to Search son kişiye kadar |
to a man |
|
sonuna kadarClick to Search sonuna kadar |
to the bitter end |
|
sonuna kadar açıkClick to Search sonuna kadar açık |
wide open |
|
sonuna kadar dayanmakClick to Search sonuna kadar dayanmak |
go through with it, stick it out |
|
sonuna kadar devam eden kimseClick to Search sonuna kadar devam eden kimse |
stayer |
|
sonuna kadar direnmeClick to Search sonuna kadar direnme |
perseverance |
|
sonuna kadar direnmekClick to Search sonuna kadar direnmek |
face it out |
|
sonuna kadar gitmekClick to Search sonuna kadar gitmek |
stick it |
|
sonuna kadar götürmekClick to Search sonuna kadar götürmek |
see through, see out |
|
sonuna kadar kullanmakClick to Search sonuna kadar kullanmak |
make the best of |
|
sonuna kadar oturmakClick to Search sonuna kadar oturmak |
sit out |
|
şimdiye kadarClick to Search şimdiye kadar |
as yet |
|
şimdiye kadar her şey iyiClick to Search şimdiye kadar her şey iyi |
so far so good |
|
şu ana kadarClick to Search şu ana kadar |
up to the present |
|
tavana kadar kitaplıkClick to Search tavana kadar kitaplık |
bookstack |
|
teknesi görünmeyecek kadar uzaktaClick to Search teknesi görünmeyecek kadar uzakta |
hull down |
|
topuklarına kadarClick to Search topuklarına kadar |
up to the ankles |
|
tüyleri çıkıncaya kadar bakmakClick to Search tüyleri çıkıncaya kadar bakmak |
fledge |
|
uzaklara kadar ulaşanClick to Search uzaklara kadar ulaşan |
far going, far reaching |
|
yapmayacak kadar akıllı olmakClick to Search yapmayacak kadar akıllı olmak |
know better than to |
|
yararı kadar zararı da varClick to Search yararı kadar zararı da var |
cuts both ways |
|
yarı bele kadarClick to Search yarı bele kadar |
waist-deep, waist-high |
|
yarı bele kadar soyunmakClick to Search yarı bele kadar soyunmak |
strip to the waist |
|
yarısı kadar dahaClick to Search yarısı kadar daha |
half as much again |
|
yaşayacak kadar kazanmakClick to Search yaşayacak kadar kazanmak |
earn a bare living |
|
yeni bildiriye kadarClick to Search yeni bildiriye kadar |
until further notice |
|
yeteri kadarClick to Search yeteri kadar |
enough |
|
yok denecek kadar az şansClick to Search yok denecek kadar az şans |
not a dog`s chance |
|
yüze kadar saymakClick to Search yüze kadar saymak |
number to hundred |
|
zerre kadarClick to Search zerre kadar |
least of all, aught, ought |
|
zerre kadar bile değilClick to Search zerre kadar bile değil |
not an iota |
|